1985 yılında Almanya’nın Mönchengladbach kentinde doğan, ortaokul-lise eğitimini Köln’de tamamlayan ve 15 yıldır Türkiye’de yaşayan Derya Taşbaşı, memleketler arası şirketlerde müşteri temsilcisi olarak çalışırken, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Sanayi Eserleri Tasarımı okudu. Öğrencilik yıllarında oyunculuk ve sunuculuğa olan ilgisi ağır basınca dizi oyunculuğuna başladı.
“KENDİ İSMİMLE TANIMIYORLAR”
Taşbaşı, “Anadil düzeyinde İngilizce, Almanca ve orta düzeyde Portekizcem mevcut. O yüzden genelde yabancı karakterleri tercih ediyorlar. Sokakta beni gören beşerler kendi ismimle bilmiyorlar, ‘Biz sizi nereden tanıyoruz?’ diyorlar. Ne demişler; ‘1 lisan 1 insan’. Her lisan beşere dünyaya dair bakış açısı getirir. Zira her lisan bir insan konumundadır” dedi.
“GÖLGEDE KALAN OYUNCULAR İÇİN BÜYÜK ŞANS”
Bir periyoda damga vuran ‘Arka Sıradakiler’ isimli gençlik dizisinde birinci kamera önü tecrübesini yaşayan, şu anda yeni dönem için iki projeyle görüştüğünü açıklayan oyuncu, dijital platformlar hakkında çok konuşulacak bir açıklamaya imza attı.
Türkiye’de dijital platformların yayına başlaması aslında gölgede kalan oyuncular için büyük bir talih. Birebir vakitte TV–dijital platform rekabeti, kaliteyi artıracaktır. Bilmiyorum farkettiniz mi? Beşerler bilhassa son beş yıldır daima birebir bireyleri, tıpkı senaryoları izlemekten bıktılar. Bu açıdan bakarsak finalde kazanan Türk dizi bölümü olacaktır.
“İKİSİ DE ÖZ EVLADIM GİBİ”
‘Haydi Spora’, ‘Uçan Halı’ ve ‘Türk Dansları’ isimli programların sunuculuğunu yapan Derya Taşbaşı, “Oyunculuk mu, sunuculuk mu?” sorusuna, “İkisi birbirinden çok farkı. Sunuculukta kendin oluyorsun, kendi enerjini aktarıyorsun, aktarıcısın. O başka bir keyif veriyor. Oyunculukta bir karakteri devralıyorsun ve o karakteri en yeterli halde yansıtmaya çalışıyorsun. Daha teknik bir şey, o da başka bir keyif veriyor. İkisini de çok seviyorum, ikisini de yıllardır yapıyorum. Çok politik bir yanıt vermek durumundayım, gerçeği de bu aslında. İkisi de öz evladım gibi” karşılığını verdi.
1985 yılında Almanya’nın Mönchengladbach kentinde doğan, ortaokul-lise eğitimini Köln’de tamamlayan ve 15 yıldır Türkiye’de yaşayan Derya Taşbaşı, memleketler arası şirketlerde müşteri temsilcisi olarak çalışırken, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Sanayi Eserleri Tasarımı okudu. Öğrencilik yıllarında oyunculuk ve sunuculuğa olan ilgisi ağır basınca dizi oyunculuğuna başladı.
“KENDİ İSMİMLE TANIMIYORLAR”
Taşbaşı, “Anadil düzeyinde İngilizce, Almanca ve orta düzeyde Portekizcem mevcut. O yüzden genelde yabancı karakterleri tercih ediyorlar. Sokakta beni gören beşerler kendi ismimle bilmiyorlar, ‘Biz sizi nereden tanıyoruz?’ diyorlar. Ne demişler; ‘1 lisan 1 insan’. Her lisan beşere dünyaya dair bakış açısı getirir. Zira her lisan bir insan konumundadır” dedi.
“GÖLGEDE KALAN OYUNCULAR İÇİN BÜYÜK ŞANS”
Bir periyoda damga vuran ‘Arka Sıradakiler’ isimli gençlik dizisinde birinci kamera önü tecrübesini yaşayan, şu anda yeni dönem için iki projeyle görüştüğünü açıklayan oyuncu, dijital platformlar hakkında çok konuşulacak bir açıklamaya imza attı.
Türkiye’de dijital platformların yayına başlaması aslında gölgede kalan oyuncular için büyük bir talih. Birebir vakitte TV–dijital platform rekabeti, kaliteyi artıracaktır. Bilmiyorum farkettiniz mi? Beşerler bilhassa son beş yıldır daima birebir bireyleri, tıpkı senaryoları izlemekten bıktılar. Bu açıdan bakarsak finalde kazanan Türk dizi bölümü olacaktır.
“İKİSİ DE ÖZ EVLADIM GİBİ”
‘Haydi Spora’, ‘Uçan Halı’ ve ‘Türk Dansları’ isimli programların sunuculuğunu yapan Derya Taşbaşı, “Oyunculuk mu, sunuculuk mu?” sorusuna, “İkisi birbirinden çok farkı. Sunuculukta kendin oluyorsun, kendi enerjini aktarıyorsun, aktarıcısın. O başka bir keyif veriyor. Oyunculukta bir karakteri devralıyorsun ve o karakteri en yeterli halde yansıtmaya çalışıyorsun. Daha teknik bir şey, o da başka bir keyif veriyor. İkisini de çok seviyorum, ikisini de yıllardır yapıyorum. Çok politik bir yanıt vermek durumundayım, gerçeği de bu aslında. İkisi de öz evladım gibi” karşılığını verdi.
