Kuyumcu esnafı, evvelden tek başına dükkanları gezen hırsızların şimdilerde kümeler halinde gezdiğini, dolandırıcıların ise gerçeğini aratmayan kaplama altın ile esnafı kandırmaya çalıştığını söyledi.
En inançlı yatırım aracı olarak bilinen altının bedeli her geçen gün artarken, kuyumcu esnafı da dolandırıcılık ve hırsızlık olaylarına karşı kendi önlemlerini alıyor. Kocaeli’de daha evvel dolandırıcıların ve hırsızların kurbanı olan kimi kuyumcular, şimdilerde daha şuurlu davranıyor.
Hırsızların en bilindik sisteminin ‘dikkat dağıtma’ olduğunu söyleyen kuyumcu esnafı Nuriye Altaş, hırsızların birkaç kişi olarak dükkana geldiklerini, bir kişinin eserle ilgilenirken, başkasının de hırsızlık aksiyonunu gerçekleştirdiğini tabir etti.
SAHTE ALTIN SATMAYA ÇALIŞIYORLAR
Bazı şahısların düzmece altın satmaya çalıştığını da tabir eden Altaş, “Sabit gramları olan eserler vardır. Örneğin çeyrek, cumhuriyet, Reşat altın üzere. Birinci evvel elimize aldığımız vakit yüklerini denetim ederiz. Sonrasında tartıya koyarak gramajının tutup tutmadığını denetim ederiz. Gerektiği vakit tezgaha alarak altının çıkardığı sesi almaya çalışırız. Bileziklerin içinde patentleri var, garantisine bakarız. Bu üzere prosedürler ile altının düzmece olup olmadığını anlamaya çalışırız. Elimizle yaptığımız denetimden emin olmadığımız durumlarda, taşa sürterek, ayar suyuyla altın olup olmadığını anlamaya çalışırız. Şüphelendiğimiz durumlarda ise atölyelere gönderip, ateşle erittiriyoruz. Bu sayede içindeki unsurun altın olup olmadığını anlıyoruz” dedi.
Daha evvel birçok hırsızlık olayı ile karşılaştıklarını kaydeden Altaş, “Dikkatimin dağılmasını fırsat bilen hırsızlar, cüzdanın ardına bilezik saklayarak almaya çalıştırlar. Bunun dışında, tezgaha çanta koyup arkadaşlarımızın görüşünü keserek önündeki eserlerden almaya çalıştılar. Elindeki peçeteye saklayıp yahut gömleğinin içine atarak eser çalmaya çalıştılar” diye konuştu.
ÜRÜN YAKILDIĞI VAKİT ANLAŞILIYOR
Bir öteki kuyumcu esnafı Sergen Kavartkurt ise son vakitlerde hırsızların altın kaplama metodunu kullandığını söz etti. Kavartkurt, “Kaplamanın anlaşılmaması için genelde eserler ayar testine girerken kilit kısmındaki ayara bakılır. İşçimiz yanılabiliyor lakin devamında eser yakıldığı vakit kaplama olduğu ortaya çıkıyor. Lakin kilide bakıp yanılan çok işçi arkadaşımız var. Bu bölümde eski olanlar birinci bakışta altının uydurma olup olmadığını eline aldıklarını anlayabiliyor. Çok yeterli kaplamalar var, bunların anlaşılması için ayar testine girmesi, atölyede yakılması lazım” formunda konuştu.
Hırsızların artık küme halinde gezdiğini tabir eden Kavartkurt, “Hırsızlar son vakitlerde tek başına değil de küme halinde gelip, müşteri üzere davranarak çalışanın başını karıştırmaya çalışıyor” dedi.
YOĞUN VAKİTLERİ TERCİH EDİYORLAR
Mağazaya gelen her şahsa müşteri gözüyle baktıklarını lakin artan dolandırıcılık ve hırsızlık olayları sebebiyle şimdilerde daha dikkatli davrandıklarını kaydeden Osman Öztürk ise “Mağazaya müşteri kılığında gelen hırsızlar biraz da olsa kendilerini belirli ediyor. Genelde dükkanın çok ağır olduğu vakitlerden yahut sırtımızı döndüğümüzde o fırsattan yararlanıyorlar” tabirlerini kullandı.
Çok uzun yıllardır kuyumculuk yaptığını belirten Öztürk, “Ben bu mesleği çocukluğumdan beri yapıyorum. Herkes aldanır, ben kolay kolay aldanmam lakin son vakitlerde genelde kaplamasını çok âlâ yapıyorlar. Kuyumcu ne kadar sarraf da olsa birinci baktığı vakit anlamakta zorlanır tartısından, renginden, sesinden. Mihenk taşlarımız var, altını üzerine sürerek en azından dışının altın olup olmadığını anlıyoruz. Ama son vakitlerde çok hoş kaplama yapıyorlar. İçi geçersiz oluyor. Anadolu’nun hiçbir tarafında kolay kolay anlaşılmaz yalnızca kimya laboratuvarlarında anlaşılır” kelamlarına ekledi.
