Ankara’da 19. yüzyılda hazırlanan Osmanlı Salnameleri’nde yer alan hünnap yetiştiriciliği, Ankara’nın Güdül ilçesinde yine artış gösterdi. Cet mirası meyveyi çağdaş tarımla buluşturan çiftçiler, üretimde kıymetli bir muvaffakiyet elde ederek yeni bir gelir kapısı oluşturdu. Güdül ilçesinin Yeşilöz Mahallesi’nde yaşayan çiftçiler, atalarından miras hünnap meyvesini tekrar üretmeye başladı. Dünyada da değerli bir pazara sahip olan hünnap bahçeleri dron ile havadan görüntülendi.
Yeşilöz Mahallesi’nde hünnap yetiştiriciliğinin gitgide yaygınlaştığını söyleyen Cevdet Cantürk, ”Bu meyve köyümüzde ‘minnap’ diye tabir edilir. Hünnap meyvesinin yepyenisi. Bunların 150 yıllık olduğunu kanıtlamış durumdayız. Bunlar bize dedelerimizden miras. 19. asırda bu ağaçlar buradaydı. Benim nesiller öncesindeki dedelerim benim artık yaptığım üzere bu hünnabı yiyorlardı. O nedenle dünyanın en lezzetli meyvesi bizim için. Bunu yemeğe doyamıyor insan. En azından çok yediğimizde hiç rahatsız etmediğini biliyoruz. Çok lezzetli aroması, tanım edilemez. Şahane bir meyve bu. Çocukluğumun meyvesi. Yeşilöz’de dedelerimizden kalan mirası genişletmiş durumda. Çabucak herkesin bahçesinde hünnap ağaçları var. Küçük olanın yetişmesi çok güç. Tanınan ve yaygın olan biraz daha iri meyve veren hünnaplar” dedi.
“Şeker hastasıyım, 10 kilo yesem de hiçbir şey olmuyor”
76 yaşındaki Ferhat Çolak ise, hünnap meyvesinin kolay pazar bulunan bir meyve olduğunu belirterek, ”Bir zorluğu dikenli ağaç olması. Bunun dikensizi de varmış ancak değerliymiş fidanları. Su dışında öbür bir gereksinimi yok. İlaçlama yapıyoruz kurtlanma olmasın diye. Meyveyi insan yedikçe yemek istiyor. Aroması çok hoş. Bedende sindirim sistemlerini çalıştırıyor. Hudutları yatıştırıyor. Ben şeker hastasıyım. 10 kilo yesem de hiçbir şey olmuyor. Yaz geldiğinde hünnap meyvesi yemeğe başladığımda ilaç kullanmıyorum. Burada bunun satışında hiç kasvet yok. Herkes alabiliyor. Burada son yıllarda 10 bin üzerinde ağaç dikimi yapıldı. Yeni bahçeler oluşturanlar var. Çok hoş bir gelir kaynağı. 700 kilo eser olsa 14 bin lira yapıyor. Emekli birine bir ek oluyor, bal da üretiyorum. O da destekliyor. Akdeniz tarafında erken oluyor. Bizimki daha geç olduğu için devamlılığı sağlıyor. Suya yakın olan herkes dikip yetiştirebilir. Emek diye bir şey yok” diye konuştu.
“Satışlardan çok memnunuz”
Üreticilere fidan dayanağı sağlayan Kaan Odabaşı ise, ”Fidan temini yapıyoruz. Şu an yüzde 10’luk kısmını dışarıdan alıyoruz. Geri kalanı kendimiz üretiyoruz. Son 10 yılda 50 bin fidan sattık. 20-25 bin fidan olduğunu düşünüyoruz bu bölgede. Toprakla ahenk sağladı. Gelir kaynağı oldu beşerler için. Bahçe kuran arkadaşlarımız oldu. Bu işi profesyonel bir halde yapıyorlar. Satışlardan çok mutluyuz. Bu yıl randıman çok hoştu. Doludan etkilendi lakin ikinci randıman olayı olduğu için hoş gidiyor şimdilik. Eser ikinci randımanda baya arttı” sözlerini kullandı.
