Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) temyiz müracaatlarını kıymetlendiren ve 5 yargıçtan oluşan heyeti; Deniz Yücel’in açtığı davada Türkiye’ye verilen mahkumiyet kararına yapılan itirazı kabul etmedi. Şura, AİHM’in Nazlı Ilıcak’ın yaptığı müracaatta da Türkiye aleyhine verilen karara yapılan itirazı reddetti. Böylece Yücel ve Ilıcak için alınan kararlar onanmış oldu.
AİHM’İN DENİZ YÜCEL KARARI NEYDİ?
AİHM, bu yıl 25 Ocak’ta aldığı kararda, Yücel’in 2017 yılında yaptığı müracaatla ilgili olarak Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mukavelesi’nin (AİHS) güvenlik ve özgürlükle ilgili 5. hususunun 1. ve 5 fıkralarıyla, söz ve niyet özgürlüğüyle ilgili 10. unsurunu ihlal ettiğini hükmetmişti.
AİHM gerekçeli kararında, Yücel’in hata işlediğinden şüphelenmek için “makul bir neden olmadan” gözaltına alınarak duruşma öncesi tutuklu kaldığı söz edilmişti.
Anayasa Mahkemesi’nin daha sonra Yücel’i haklı bulmasına karşın kendisine uygun bir maddi tazminat ödeme kararı almamasını da ihlal nedeni sayan Strasbourg Mahkemesi, eleştirel görüşleri yüzünden ve makul bir münasebet olmadan Yücel’in gözaltına alınmasının hem kendisi hem de toplum için olumsuz tesirleri olacağından ötürü tabir ve niyet özgürlüğünün de ihlal edildiği görüşüne varmıştı.
Türkiye’nin, karar gereği mahkeme masrafları da içinde olmak üzere Yücel’e 13 bin 300 euro tazminat ödemesine karar verilmişti.
Die Welt Türkiye muhabiri Deniz Yücel, periyodun Güç Bakanı Berat Albayrak’ın özel e-posta adresinin RedHack tarafından hacklenmesine ait kaleme aldığı haberiyle ilgili soruşturma gruplarına söz vermek üzere 14 Şubat’ta İstanbul’da gözaltına alınmış; “terör örgütü propagandası ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik” argümanıyla sevkedildiği mahkemece 27 Şubat 2017’de tutuklanmıştı.
AİHM’İN NAZLI ILICAK KARARI NEYDİ?
AİHM, 14 Aralık 2021’de aldığı kararda Nazlı Ilıcak’ın söz hürriyetinin ihlal edildiğine hükmederek, Türkiye’yi haksız bulmuş ve 16 bin euro para ödeme cezası vermişti.
Ilıcak’ın 2017 yılında yaptığı başvuruyu bugün karara bağlayan AİHM, Avrupa İnsan Hakları Mukavelesi’nin güvenlik ve özgürlük hakkıyla ilgili 5. hususunun 1 fıkrası ile söz ve fikir özgürlüğüyle ilgili 10. hususun Türkiye tarafından ihlal edildiğine hükmetti.
Gerekçeli kararda, “Ilıcak’ın terör örgütüne üye olma yahut hükümeti devirmeye teşebbüs etme kabahatlerini işlemesinden şüphelenmek için hiç bir makul neden bulunmadığı” yorumu yapılmıştı.
Ilıcak’a yönelik suçlamalara tenkit getirilen gerekçeli kararda, bu suçlamaların gazetecinin kaleme aldığı kamu faydasına ve bilinen gerçekler ve olaylarla ilgili olduğu belirtilerek, gazetecinin hiç bir halde şiddeti övmediği ve desteklemediği tabir edilmişti.
