Cumhurbaşkanı’mızın Kollayıcı Aile Günü olarak ilan ettiği 30 Haziran haftasında Almanya’da yaşayan Türk ailelerinin bu mevzu hakkında farkındalık geliştirmesi Almanya’daki Türk toplumunun geleceği açısından çok değerli ve belirleyicidir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın neresinde olursa olsun bütün vatandaşlarının en güçlü koruyucusudur. Bizim milletimiz ismine, göçmen ailelerimizden beklediğimiz en kıymetli hassaslık, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine sahip çıkmakta Türkiye ile iş birliği kurmalarıdır.
Türkiye, toplumsal siyasetler alanında vatandaşlarının eşit fırsatlardan yararlanmasını unsur edinmiş, geliştirdiği toplumsal hizmet vizyonuyla ise artık yurtdışındaki vatandaşlarına da ulaşmaya başlamıştır.
1960’lı yıllardan itibaren Avrupa’ya personel olarak giden Türkler, Almanya’da 4 milyona yakın bir nüfusa ulaşmış ve ülkenin kalkınmasında kıymetli bir rol oynamışlardır. Bununla birlikte ortadan geçen 60 yıla karşın hala bulundukları ülkelerde yabancı düşmanlığı, fırsat eşitsizliği, jenerasyon çatışması ve çocukların eğitimi üzere sorunlarla uğraş etmektedirler.
AVRUPA’DA TÜRK AİLELERİ
AK Parti Hükümetleri, yurtdışındaki vatandaşlarının toplumsal ve kültürel haklarını korumak üzere başlattığı çalışmalarına 6518 sayılı Kanun ile bir yenisini daha eklemiş ve Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığı’na yurt dışı teşkilatı kurma yetkisi vermiştir. Ayrıyeten 2015 tarihli Bakanlar Konseyi Kararı ile de Almanya’da Berlin Büyükelçiliğimiz nezdinde 1 müşavirlik; Düsseldorf, Köln, Münih, Hamburg ve Stuttgart Başkonsolosluklarımız nezdinde de 5 ataşelik kurulması kararı çıkarılmıştır.
Almanya’da ataşeliklerimizin sayılarının acilen artmasında tesirli olan ve ASHB’nın misyon alanına giren en önemli sıkıntılardan biri, çocuklarımızın ve gençlerimizin, “Alman Gençlik Daireleri” tarafından korunmaya alınmasıdır. Alman devletinin çocuk ve gençlere yönelik geniş bir hizmet ağına sahip olan Gençlik Daireleri, Türk kamuoyunda çocukları ailelerinden koparması argümanıyla tanınmaktadır. 2013 tarihli TBMM İnsan Hakları İnceleme Raporu, kelam konusu savların temelsiz olmadığını, Türk ve Alman halklarının hususa ait şikayetlerinin bulunduğunu aktarmaktadır.
Bu hususta Alman yetkililerden beklenen, korunmaya alınan çocukların Almanya’daki öbür aile üyelerinin/yakınlarının yanına yerleştirilmesine öncelik vermesi, korunma altında bulunan göçmen çocukların aile ve akrabaları yanına gönderilmesine yönelik çalışmalar yapması ve çocukları müdafaa altına alınmış olan ailelere ruhsal takviye hizmetlerini geliştirmesidir.
ALMANYA’DA TÜRK KÖKENLİ HAMİ AİLELER
Ancak bu noktada gözden kaçırılmaması gereken ve yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızı ilgilendiren en değerli nokta gereğince Türk kökenli gözetici ailenin bulunmamasıdır. Gençlik Daireleri tarafından müdafaa altına alınan Türk çocukları, birçok vakit “yeterli sayıda” Türk kökenli esirgeyici aile olmaması sebebiyle Alman ailelere verilmektedir. Bu durum, çocukların vakit içinde kendi kimliklerinden uzaklaşmasına yol açmaktadır. Bu tehlikenin farkında olarak soruna katkı sunmaya çalışan Aile ve Toplumsal Hizmetler Bakanlığımız, öncelikle Almanya’daki Türk toplumu içinde hami ailelik kuruluşunun yaygınlaşması için çalışmaya başlamıştır.
Yurt dışı temsilciliklerimiz Almanya’da çok düşük olan Türk kökenli esirgeyici aile ve çocuk konutlarının sayısını çoğaltmaya yönelik faaliyetler gerçekleştirerek, bu husustaki farkındalığı artırmak üzere planlamalar yapmaktadır.
Düsseldorf Ataşeliğimiz ile 2015 yılından bu yana, 49 hami aile bilgilendirme toplantısı düzenlenmiş, bu toplantılara 2560 “koruyucu aile ilgilisi” katılmıştır. Kelam konusu ailelerden 602’si “koruyucu aile adayı” olarak listede yer almıştır. Yeni açılan ataşeliklerimizde de emsal çalışmalar yoğunluklu olarak gerçekleştirilecektir.
30 HAZİRAN ESİRGEYİCİ AİLE GÜNÜ
Özellikle Cumhurbaşkanı’mızın Koruyucu Aile Günü olarak ilan ettiği 30 Haziran Almanya’da yaşayan Türk ailelerinin bu husus hakkında farkındalık geliştirmesi Almanya’daki Türk toplumunun geleceği açısından çok değerli ve belirleyicidir. Tek bir ferdimizin ulusal ve manevi değerlerimizden uzaklaşması, farklı toplumlarda kendi kültürel kimliğini kaybetmesi hepimiz için kabul edilemezdir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, dünyanın neresinde olursa olsun bütün vatandaşlarının en güçlü koruyucusudur. Bizim milletimiz ismine, göçmen ailelerimizden beklediğimiz en kıymetli hassaslık, çocuklarımızın ve gençlerimizin geleceğine sahip çıkmakta Türkiye ile iş birliği kurmalarıdır.
Şu noktayı bilhassa vurgulamak gerekir ki, yeni kuşaklara sahip çıkmak hudutlarımızın ötesinde de hayati bir sıkıntı haline gelmiştir. Milletinin bekasına hizmet etmek ismine, çocuklara ve gençlere sığınacak liman olmanın, sıcak bir yuva sunmanın sorumluluğunu her Türk ailesinin derinden hissetmesi elzemdir.
30 Haziran Esirgeyici Aile Günü sebebiyle bu probleme bilhassa yurtdışında yaşayan vatandaşlarımızın dikkatini çekmek ve bu mevzuda daha yürekli davranarak esirgeyici ailelik halkasının içinde yer almalarını sağlamak hepimiz için kıymetli bir sosyo-kültürel sorumluluktur.
Yurtdışında kurulan her Aile Ataşeliği’nin varlık gayesi, gurbetin açtığı yaraları Türkiye’nin şefkatli dokunuşu ile daha kolay sarmak ve her bir vatandaşımıza asla yalnız olmadıklarını hissettirmektir.
