ŞANSAL BÜYÜKA İLE DOBRA DOBRA
FIFA VE UEFA’NIN ESİR PAZARI
FIFA ile UEFA daha çok para kazanalım, futbol iktisadı belini düzeltsin diye, dünya futbolunu “esir pazarına” çevirdi. Futbolculara yazık değil mi? Onların özel ömürleri, dinlenmeye hakları yok mu?
10 ay süren dönemlerden yıpranarak çıkan, ailesine-çocuklarına, anasına-babasına, sevgilisine-arkadaşına hasret kalan futbolcular makine mi, bilgisayardan mı çıkıyorlar? En gelişmiş makineler bile belirli müddetlerde dinlenme sürecine geçip bakıma alınırken, bu yaz sıcağında hala futbola devam etmek hangi mantığa, hangi vicdana sığıyor?
Adamın aklında ailesi var, adamın aklında yaz tatili var, adamın aklında transferi var… Adamların önünde 2-3 hafta sonra yeni dönem var. Biz hala “çıkın oynayın” diyoruz. Futbolsever gece-gündüz maç izlemekten yoruldu, bu futbolcular yorulmaz mı, yıpranmaz mı, sakatlanmaz mı? Bir milletlerarası futbolcu sendikası yok mu, çıkıp “yeteeer” diye bağıracak…
‘YUNUS AKGÜN SEZONU’
Milli Kadro’nun Faroe Adaları maçında Yunus Akgün’ün Merih’e topukla yaptığı asiste bayıldım. Argümanım şu:
* Yunus Akgün, Adana Demirspor’da olduğu üzere futbola asılırsa…
* Futbolcu üzere yaşayıp, futbolcu üzere çalışırsa…
* İstanbul’da kalabalıklara ve tehlikeli ortamlara karışmazsa…
* Bu dönem, Yunus Akgün dönemi olabilir.
‘RADARA GİRMEYEN FUTBOLCU DOĞUKAN’
Süper Lig’e yakın markaj yapanların dışında; radara girmeyen ancak çok düzgün dönem geçiren futbolcular var.
Onlardan birisi Antalyasporlu Doğukan… Koca dönem sol kanatta kusursuz oynadı. Sol kenarı 70-80 metrede kullandı. Hem gitti, hem döndü. Ulusal kadrosu çok hak etmişti. Hakkını aldı. Onun ismine memnunum.
‘BİYONİK ADAM BÜYÜKEKŞİ’
TFF lider adayı Mehmet Büyükekşi’nin o kadar çok vazifesi var ki, güya “biyonik” adam üzere… Bu kadar kritik misyonları birlikte sürdürmek, buralarda hakkını ve vaktini vererek misyon yapmak her babayiğidin harcı değil…
TFF’nin bu hafta yapılacak genel şurasında Mehmet Büyükekşi tahminen de tek lider adayı olarak katılacak. Mevcut TFF Lideri Servet Yardımcı yazının yazıldığı dakikaya kadar şimdi adaylığını açıklamamıştı. Mehmet Büyükekşi için, “iyi insan, başarılı insan” tanımlamalarını daima duyuyorum. Ancak TFF Başkanlığı için kâfi mi? Futbol açısından donanımı, iş açısından vakti kâfi mi? “Zamanı kâfi mi?” diyorum, Google’dan baktım, haber 26 Mayıs 2022 tarihini taşıyor, yani şimdiki … Büyükekşi’nin o kadar çok vazifesi var ki, güya “biyonik” adam üzere… Güya günün 24 saatini 48 saate çeviriyor.
Mehmet Büyükekşi’nin mevcut misyonlarını Google’e nazaran sıralıyorum. Eksik-fazla birşey varsa, günahı Google’a;
* İstanbul Sanayi Odası (İSO) Meclis üyesi…
* İstanbul Deri ve Deri Mamülleri İhracatçıları Birliği (İDMİB) İdare Heyeti Üyesi…
* Türk Eximbank İdare Heyeti Üyesi…
* İstanbul Kalkınma Ajansı İdare Şurası Üyesi…
* DEİK İdare Şurası Lider Yardımcısı ve DEİK icra konseyi üyesi…
* Ziylan Şirketler Kümesi İdare Konseyi üyesi…
Vallahi-billahi, yemin ederek söylüyorum, Sayın Büyükekşi’yi bütün içtenliğimle kutluyorum. Bu kadar kritik vazifeleri birlikte sürdürmek, buralarda hakkını ve -eğer buluyorsa- vaktini vererek vazife yapmak her babayiğidin harcı değil…
Üstelik Büyükekşi’nin çok güzel bir eğitimi, geçmişte THY İdare Konseyi üyeliği ve emsal çok kıymetli misyonları var. Demek ki, günümüzün vazgeçilmez bir profili…
Ama benim anlamadığım şu… Futbola 24 saat yetmezken, gecenizi gündüzünüze katmanız gerekirken, Sayın Mehmet Büyükekşi bu kadar işinin ortasında futbola ne kadar vakit ayıracak? Üstelik bize futbolla yatıp kalkacak bir lider lazımken…
‘SADECE LİDER BULMAK YETMEZ’
Fenerbahçe Lideri Ali Koç, Futbol Federasyonu Lideri ve idaresi, yapılanması ile ilgili çok gerçekçi, herkesin söyleyemeyeceği gerçekleri söyledikçe, “başarısızlığı nedeniyle gündem değiştiriyor” diyorlar. Fenerbahçe’nin futbolda son dört yılda yaşadığı başarısızlıkları Ali Koç bile değiştiremez. Bu başarısızlık, o kadar açık, o kadar net, o kadar görünür durumda ki… Esasen Ali Koç da her fırsatta futbolda başarısız olduklarını söylüyor.
Ancak Ali Koç’un TFF Lideri ve idaresinin oluşması konusunda söyledikleri, birinci satırından son satırına kadar hakikat… Hatta doğrunun doğrusu…
Kulüpler kendilerine kim teklif edilirse o adaya “evet” diyorlar. Hiç olmazsa bir kere da adayı sizler belirleyip teklif edin. Hayır, bunu yapmıyorlar, teklif edileni kabul ediyorlar. Yalnızca lider yetmez. İdare nasıl oluşacak? Yeniden dört büyüklerden birer lider vekili mi olacak? Yine bölgecilik mi yapılacak? Yine futbol adamları bu idarenin dışında mı kalacak? Kulüplerin yerinde olsam, iş işten geçmeden -aslında geçti de- hiç olmazsa dönülmez yola girmeden Ali Koç gerçeklerine kulak veririm. Hatta uygulamaya geçerim.
‘ÜÇ KRİTİK NOKTA’
Fenerbahçe’nin yeni Teknik Yöneticisi Jorge Jesus’u Portekizli gazetecilerden okuyorum. Yeterli istikametlerini, makûs taraflarını detaylı biçimde anlatıyorlar. Bu özelliklerden üçünü çok önemsedim… Pres yapan grup, tempo yapan kadro, süratli hamleye çıkan kadro… Fenerbahçe’nin en büyük kaybı, son derece ağır, yavaş atağa çıkmasıydı… Temposunun yürüme suratında olmasıydı… İsmail Hoca kısa müddette biraz toparladı fakat yetmez… Jesus, grubun presini, temposunu ve süratli hamlesini istediği noktaya getirebilirse, tam sekiz yıl sonra şampiyonluk da gelebilir.
‘FENERBAHÇE GERÇEKLERİ’
* Mesut Özil’in Menajeri Erkan Söğüt, “Mesut kontrat sonuna kadar, yani iki yıl daha Fenerbahçe’de kalmak istiyor demişti. Şunu biliyorum: Jorge Jesus yeni dönem yapılanmasında Mesut Özil’i düşünmüyor.
* Jorge Jesus, futbol anlayışı olarak yan pas ve geri pastan nefret ediyor. Buradan şu çıkıyor: Güle güle Gustavo…
* Fenerbahçe’nin santrfor olarak Sörloth’un peşinde olduğu sıkça haber oluyor. Meğer bana gelen bilgilerde Sörloth ismi yok. 24-25 yaş civarında bir Brezilyalı ya da Portekizli olabilir.
‘UYGAR, SAMİMİ BİR VEDALAŞMA’
Fenerbahçe Lideri Ali Koç, başkanlığa birinci adaylığı sırasında “vedaları beceremiyoruz” demişti. Neyse, yolların ayrılması birtakım bölümlerce eleştirilirse bile, İsmail Kartal ile son derece uygar, samimi, içten bir vedalaşma oldu. İsmail Hoca hiç üzülmesin… Fenerbahçe’nin alnına yazıldı bir defa… Her badirede “yetiş İsmail Hoca” denecektir.
‘UĞURCAN NİÇİN GİTSİN’
* Trabzonspor, Uğurcan’ın yerine çok güzel bir kaleci aldıktan sonra kasasına 10-15 milyon euro koyamayacaksa…
* Uğurcan, Avrupa’nın en büyük 10 kulübünden birine transfer olamayacaksa…
* Trabzonspor niçin satsın?
* Uğurcan niçin gitsin?
‘ŞAMPİYON GENÇLERE HİÇ BAHT TANINMADI’
Galatasaray U19 Ekibi, Türkiye Şampiyonu oldu. Bu 19’un bir adım sonrası A grubu… Merak ediyorum, rakiplerini geride bırakıp Türkiye Şampiyonu olan bu gruptan bir-iki futbolcu A ekibine girmez miydi, maçlarda kâfi sayılacak müddetleri almaz mıydı? Galatasaray, “gençleşme” ismine milyon eurolar harcadı, kendi elinde-avucunda olan gençlere en ufak bir baht tanımadı. Galatasaray hiç vakit yitirmeden gençlere bakışını tekrar gözden geçirmeli…
‘G.SARAY’I ÇOK İSTERDİM’
Anadolu Efesliler kusuruma bakmasın, Türkiye Basketbol Ligi’nde Galatasaray’ın finale çıkmasını çok istedim. Uzun yıllardır Efes-Fenerbahçe finallerine alışan Türk Basketbolu, çok ancak çok uzun yıllar sonra yeni bir Fenerbahçe-Galatasaray finali ile ezeli rekabeti hatırlar, inanın, bunun da Türk basketboluna çok büyük faydası olurdu…
‘PIRLO GELİYOR MU?’
Karagümrük’ün İtalyanların dünya markası Andrea Pirlo‘yu teknik yöneticiliğe getirmek istediğini okudum. Pirlo, mayıs ayına kadar İtalyanların en güçlü kadrosu Juventus‘un başındaydı. Gönderilmiş olsa bile, Juventus’un başına getirilmek bile başlı başına bir muvaffakiyet hikayesi… Pirlo’nun Karagümrük’e gelmesi pek mümkün mü? Açıkçası kolay iş değil… Lakin Karagümrük’ün başında bu işleri son derece yeterli bilen bir liderin, Süleyman Hurma’nın olduğunu unutmayalım.
‘ELLERİNE NE GEÇTİ?’
Beşiktaş’ta Ahmet Çebi Başkan’a haksızlık edildiğini düşünüyorum. Her gün kulübün kapısına dayanan onlarca icra alacaklısı ile nasıl boğuştuğunu, Vodafone Park yapılırken nasıl çaba gösterdiğini, Beşiktaş’ın parasını nasıl müdafaaya çalıştığını uygun bilirim.
Başkan oldu, kadro şampiyon oldu. Geride kalan yıl işler berbat gitti, kabul… Lakin her yıl şampiyonluğun garantisi yok ki… Ahmet Başkan’a bilhassa Trabzonlu olduğu için, sesini yükseltmediği için kulüp içinde kimi kesitlerden reaksiyon var. Şunu unutmayın; dönem uzunluğu bağıranlar ne oldu, ellerine ne geçti?
