Cumhurbaşkanlığına bağlı Bağlantı Başkanlığı tarafından “21. Yüzyılda NATO: Sınamalar, İştirakler ve Genişleme” paneli düzenlendi. Başkanlık binasında, Türkiye’nin NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) müttefiki olmasının kıymetli olduğu bir devirde mevcut global tehditler ve yeni sınamalar karşısında NATO’nun gelecek vizyonunun ve genişleme siyasetinin tartışılması maksadıyla gerçekleştirilen panele Bağlantı Lideri Fahrettin Altun katıldı.
Altun burada yaptığı konuşmasında, NATO’nun, ortak düşmanları belirlemeye odaklanmasının yanı sıra her bir ülkeye yönelen güvenlik tehditlerine de birebir hassasiyeti göstermesi gerektiğini belirterek, ittifak bünyesinde “güvenliğin bölünmezliğinin” ehemmiyetinin idrak edilmesi doğrultusunda, teröre karşı ortak bir uğraş yürütmesi gerektiğine vurgu yaptı.
“DİĞER ÜYELERE YÖNELEN GÜVENLİK TEHDİTLERİNE KARŞI GÖSTERİLEN HASSASİYETİN, MAALESEF KELAM KONUSU TÜRKİYE OLUNCA GÖRMEZDEN GELİNDİĞİNİ ÜZÜLEREK MÜŞAHEDE EDİYORUZ”
Altun, yapılması gerekenin tersine NATO üyesi birtakım ülkelerin, Türkiye’nin terörle gayretinde farklı konumlara sahip olduğunun görülebildiğini söz ederek, “Diğer üyelere yönelen güvenlik tehditlerine karşı gösterilen hassasiyetin, maalesef kelam konusu Türkiye olunca görmezden gelindiğini üzülerek müşahede ediyoruz. Bu yaklaşım, müttefiklik ruhuna alışılmamış olduğu üzere hem ittifaka hem de üye ülkelerin dayanışma ruhuna ziyan vermektedir” dedi.
“TÜRKİYE MALUMUNUZ NATO’NUN EN BÜYÜK İKİNCİ ORDUSUNA SAHİP OLAN ÜLKESİDİR”
Türkiye’nin, Ukrayna krizinde sergilediği arabuluculuk adımlarıyla ittifak içerisindeki değerini ve yükünü artırdığını savunan Altun, “Türkiye malumunuz NATO’nun en büyük ikinci ordusuna sahip olan ülkesidir. Ülkemiz, NATO misyon ve harekatlarına en fazla katkı yapan 5, ittifaka havada erken ihtar ve yakıt ikmal uçağı katkısı verebilen 4, NATO ortak bütçelerine en fazla iştirak eden 8 ülkeden biri pozisyonundadır. Ayrıyeten ülkemiz NATO’nun milletlerarası misyonlarında ittifaka en fazla katkı sunan ülkeler arasındadır” diye konuştu.
“(NATO MÜTTEFİKLERİNE) BU TIP ŞANSSIZ YAKLAŞIMLAR, ÜLKEMİZDEN DAHA ÇOK NATO’YA ZİYAN VERİYOR”
İletişim Lideri Altun, NATO üyesi birtakım devletlerin, müttefikler ortasındaki dayanışmayı zayıflatacak adımlar atıldığını belirterek, şunları söyledi:
“Özellikle Türkiye’nin PKK, PYD ve FETÖ üzere terör örgütlerine karşı verdiği gayrette, kimi NATO müttefiklerinin bu terör örgütlerine direkt ya da dolaylı dayanak olduklarına hepimiz şahit olduk. PKK’nın ve FETÖ’nün hem Avrupa hem de Amerika Birleşik Devletleri’nde varlığını sürdürmesi ve bunlara müsamaha gösterilmesi, NATO’nun müşterek savunma ruhuna ziyan veriyor. Yeniden PKK terör örgütünün Suriye kolu olan PYD’ye yapılan yardımlar da müttefikler ortası dayanışmaya aksi düşüyor, Türkiye’nin birincil güvenlik çıkarlarını zedeliyor. Müttefiklerimize buradan bir sefer daha hatırlatmak istiyoruz: Bu çeşit bahtsız yaklaşımlar, ülkemizden daha çok NATO’ya ziyan veriyor.”
Altun, son günlerde Finlandiya ve İsveç’in ittifaka üyelik talebinin hem Türkiye’nin hem de NATO’nun gündemini işgal ettiğine dikkati çekerek, panel vesilesiyle ittifakın genişlemesine yönelik Türkiye’nin duruşunu yinelemek istediğini lisana getirdi.
Türkiye’nin NATO’nun genişlemesini desteklediğine dikkati çeken Altun, “Türkiye, hem Soğuk Savaş’ın çabucak sonrasında başlayan genişleme sürecinde hem de daha sonra NATO’ya üye olmak isteyen ülkelere tam takviye vererek ‘açık kapı politikası’ izlemiştir. Lakin bunu yaparken NATO’nun kurumsal kimliği ve kurum içi ahenginin ziyan görmemesine de hassasiyet göstermiştir” diye konuştu.
“TERÖR ÖRGÜTLERİ KONUSUNDA GEREĞİNCE KARARLI BİR DURUM ALMAMIŞ ÜLKELERİN ÜYELİĞİNE OLUMLU YAKLAŞMAMIZ DÜŞÜNÜLEMEZ”
NATO’ya katılmak isteyen ülkelerin, örgütün her üyesinin güvenlik tasalarına hassasiyet göstermesinin yasal bir beklenti olduğuna vurgu yapan Altun, “Özellikle terör ve terörle çaba üzere, son yıllarda memleketler arası sistemi ve devletlerin ulusal güvenliğini önemli formda tehdit eden bir husus hakkında, aday bir ülkenin mevcut üyelerle eş güdüm göstermesi kaçınılmaz bir gerekliliktir. Terör örgütleri konusunda gereğince kararlı bir durum almamış ülkelerin üyeliğine olumlu yaklaşmamız düşünülemez” tabirlerini kullandı.
Terörle ile gayret konusunda net konum almamış ülkelerin ittifaka kabulünün, NATO’nun geleceği için bir tehdit olacağını lisana getiren Altun, Finlandiya ve İsveç’ten beklenen somut adımlar ve garantilere ait şunları kaydetti:
Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya iştirak sürecinde, Türkiye’ye yönelik yapılan tenkitlerin anlamsız olduğunu savunan Altun, “İttifakın kurulmasından çabucak sonra, ittifaka üye olmadan evvel dahi ülkemiz, NATO’nun tehdit olarak kabul ettiği tüm ögelere karşı müttefikleri ile kararlı bir durum almıştır. Kore’den Kosova’ya her krizde de bu hali dengeli bir formda bir siyaset olarak hayata geçirmiştir. Kolektif güvenlik anlayışının gereği ve uzun bir müddet ittifakın güney kanadının güvenlik sağlayıcısı olarak, Türkiye bu noktada en muhkem ittifak üyelerinden biri olmuştur” dedi.
İletişim Lideri Altun, Türkiye’nin NATO’da sağlam bir müttefik olduğunu ve Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’e üzere aday ülkelerin NATO ile ilgisi bağlamında eleştirmeye kalkanların akıl tutulması yaşadığını söyledi.
“İSTEDİĞİMİZ GEREKLİLİKLER KARŞILANMADAN TÜRKİYE’NİN BU BAHİSTEKİ TUTUMUNDA BİR DEĞİŞİKLİK OLMAYACAKTIR”
Altun, NATO’ya üyeliğin bir hak değil bir ayrıcalık olduğunu belirterek, “Bu ayrıcalığın elde edilmesi için mevcut kimi gereklilikler karşılanmalıdır. Bunlar hayata geçmediği sürece de Türkiye’nin bu husustaki halinde bir değişiklik olmayacaktır. Ben bir defa daha, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleri konusunda salt ülkemizi değil tüm ittifakın da güvenliğini ilgilendiren bir duruş sergilediğimizi belirtmek istiyorum. NATO’nun genişleme perspektifinin böylelikle daha gerçekçi bir çerçevede gerçekleşeceğine inanıyorum” diye konuştu.
Panel, Altun’un konuşmasının akabinde, kamu üniversitelerinden profesörlerinin yer alacağı “NATO’nun Geleceği: Global Tehditler ve NATO 2030 Vizyonu” başlıklı birinci oturum ile devam etti. Ayrıyeten panelde “Yeni Tehdit ve Sınamalar Çerçevesinde NATO Genişleme Politikası” başlığıyla ikinci oturum da düzenlenecek.
