Kâğıthane’de inşaat alanındaki su birikintisine giren 10 yaşındaki Mithat Evlice’nin boğulmasına ait inşaat yetkilisinin ortasında bulunduğu 3 şahsa “Taksirle mevte neden olma” cürmünden 6’şar yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı.
Olay, 5 Haziran 2021’de Seyrantepe Mahallesi Cevher Sokak’ta bulunan inşaat alanındaki su birikintisinde meydana geldi. Suya giren 10 yaşındaki Mithat Evlice balçığa saplanarak bir anda kayboldu. İtfaiye gruplarıyla birlikte dalgıçların aradığı çocuk yaklaşık bir saat süren aramalarının akabinde bulunarak sudan çıkarıldı. Hastaneye kaldırılan Evlice, müdahalelere karşın hayatını kaybetti.
SAVCILIK SORUŞTURMAYI TAMAMLADI
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca tamamlanan soruşturma sonucu dava açıldı. İddianamede, 10 yaşındaki Mithat Evlice’nin olay günü saat 19.00 sıralarında arkadaşı Bilal Edebali ile inşaatın temel hafriyat sonrası alanda oluşan su birikintisine serinlemek maksadıyla girdiği belirtildi. Mithat’ın su içerisinde boğulmaya başlaması üzerine Bilal’in seslenerek etraftakilerden yardım istediği, olay yerine birinci gelen Selçuk Tabaklar’ın suya girdiği fakat Mithat’a ulaşamadığı, etraftakilerin durumu 112 sıhhat ve polis gruplarına bildirdiği kaydedildi. Polis ve itfaiye gruplarınca yapılan çalışmalar sonucu Mithat Evlice’nin sudan çıkarılarak Kağıthane Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü lakin burada hayatını kaybettiği anlatıldı. Mithat Evlice’nin İsimli Tıp Kurumu’nca suda boğulma sonucu öldüğü tespit edildiği tabir edildi. İddianamede, İş Güvenliği Uzmanı tarafından düzenlenen rapora nazaran Akbulutlar İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi Yaşar Akbulut’un asli kusurlu, şantiye şefi İnşaat Mühendisi Muhammed Bayındır’ın tali kusurlu, Kağıthane Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü’nün tali kusurlu, maktül Mithat Evlice’nin ise kusursuz olduğu kaydedildi.
KAĞITHANE BELEDİYESİ’NDEN RAPORA İTİRAZ
Kağıthane Belediye Başkanlığı’nca bu rapora itiraz edildiği, bunun üzerine İTÜ İnşaat Fakültesi’nden üç kişilik uzman heyetince hazırlanan raporda ise yapı müteahhiti olan Yaşar Akbulut’un asli kusurlu, şantiye şefi Muhammed Bayındır’ın asli kusurlu, MSF Yapı Kontrol unvanlı şirketin sorumlusu Fırat Tulpar’ın tali kusurlu olduklarının belirtildiği anlatıldı. Raporda TCK 22/6. hususu uyarınca bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olması nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verilen maktülün annesi Nida Evlice’nin de Uygar Kanun’un 185. unsuru uyarınca bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğinden tali kusurlu olduğunun tespit edildiği vurgulandı. İddianamede, şüpheliler Yaşar Akbulut, Muhammed Bayındır ve Fırat Tulpar’ın “Taksirle vefata neden olma” hatasından 2’şer yıldan 6’şar yıla kadar mahpusla cezalandırılmaları talep edildi.
İLK DURUŞMA GÖRÜLDÜ
Davanın birinci duruşması, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Yasin Akbulut ve Muhammed Bayındır ile şikayetçi anne Nida Evlice katıldı. Sanık Yaşar Akbulut savunmasında, alanı ferdî olarak inşaat yapmak için aldıklarını belirterek “Gerekli tüm önlemleri ve kaideleri yerine getirip yapı kontrol firmasıyla anlaştık. İnşaat mühendisi aldık. Bütün kaidelerini yerine getirdik. Etrafını daima kapatıyorduk. Vakit zaman tinerciler kırıp içerisinden gereç çalıyorlardı. Tekrar kapatıp tedbirleri alıyorduk. 2020 yılında pandemiden ötürü inşaat durma noktasına geldi. Belediye de mühürleyince büsbütün durdu. Vakit zaman denetimlerimiz oluyordu. İçeride bir şey yoktu, o yüzden güvenlik elemanımız da bulunmuyordu. Meydana gelen olaydan ötürü üzgünüm” dedi. Mühürleme sürecinden ötürü yasal olarak sanığın inşaatta bir şey yapmasının mümkün olmadığını belirten sanığın avukatı ise maktülün düşmediğini, bilerek isteyerek yüzmek için girdiğini tabir ederek müvekkilinin beraatini talep etti.
“SORUMLULUĞUM YOKTUR”
İnşaat mühendisi sanık Muhammed Bayındır savunmasında, 2019 yılında ruhsatı çıkan inşaatın ekonomik nedenlerden ötürü durduğunu, 21 Ekim 2020’de inşaatın aktif olmadığı için mühürlendiğini belirtti. Pandemi periyodunda müsaade aldığını ve olayın olduğu gün de müsaadeli olduğunu belirten Bayındır, pandemiden sonra işten ayrıldığını söz etti. Bayındır, “Benim rastgele bir sorumluluğum yoktur. İş güvenliği uzmanı ve bekçi olması gereken bir durumdu. Vazifem yalnızca proje etkinken projenin uygulanmasını sağlamaktı” dedi.
OLAY ÖNCESİNDE DE BOĞULMA TEHLİKESİ YAŞANMIŞ
Ölen Mithat Evlice’nin annesi Nida Evlice ise “O gün oğlumu gezmeye götürüp meskene geldik. Oğlum arkadaşlarıyla bir arada dışarı çıkmak istedi. Kelam konusu yerde güvenlik olmadığı için çocukların daima girip çıktığı bir yerdi. Bu olaydan iki ay evvel de orada bir boğulma tehlikesi yaşanmış. Etraftaki komşular müdahale edip kurtarmıştır. Şikayetçiyim” dedi.
ARKADAŞI ŞAHİT OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada, Mithat’ın arkadaşı Bilal Edebali de şahit olarak dinlendi. Edebali, duvardan atlayarak içeri girdiklerini, suda bulunan odunun üstüne çıktıklarını belirterek “Derin sanmadık, sonra tekrar girdik. Mithat boğuldu. Ben yüzerek çıktım, annemlere haber verdim” dedi. Edebali, soru üzerine, etrafta “Suya girilmez, tehlikeli üzere bir tabela yoktu” diye karşılık verdi. Duruşma, şahitlerin dinlenmesi için ertelendi.
Kâğıthane’de inşaat alanındaki su birikintisine giren 10 yaşındaki Mithat Evlice’nin boğulmasına ait inşaat yetkilisinin ortasında bulunduğu 3 şahsa “Taksirle mevte neden olma” cürmünden 6’şar yıla kadar mahpus cezası istemiyle dava açıldı.
Olay, 5 Haziran 2021’de Seyrantepe Mahallesi Cevher Sokak’ta bulunan inşaat alanındaki su birikintisinde meydana geldi. Suya giren 10 yaşındaki Mithat Evlice balçığa saplanarak bir anda kayboldu. İtfaiye gruplarıyla birlikte dalgıçların aradığı çocuk yaklaşık bir saat süren aramalarının akabinde bulunarak sudan çıkarıldı. Hastaneye kaldırılan Evlice, müdahalelere karşın hayatını kaybetti.
SAVCILIK SORUŞTURMAYI TAMAMLADI
İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nca tamamlanan soruşturma sonucu dava açıldı. İddianamede, 10 yaşındaki Mithat Evlice’nin olay günü saat 19.00 sıralarında arkadaşı Bilal Edebali ile inşaatın temel hafriyat sonrası alanda oluşan su birikintisine serinlemek maksadıyla girdiği belirtildi. Mithat’ın su içerisinde boğulmaya başlaması üzerine Bilal’in seslenerek etraftakilerden yardım istediği, olay yerine birinci gelen Selçuk Tabaklar’ın suya girdiği fakat Mithat’a ulaşamadığı, etraftakilerin durumu 112 sıhhat ve polis gruplarına bildirdiği kaydedildi. Polis ve itfaiye gruplarınca yapılan çalışmalar sonucu Mithat Evlice’nin sudan çıkarılarak Kağıthane Devlet Hastanesi’ne götürüldüğü lakin burada hayatını kaybettiği anlatıldı. Mithat Evlice’nin İsimli Tıp Kurumu’nca suda boğulma sonucu öldüğü tespit edildiği tabir edildi. İddianamede, İş Güvenliği Uzmanı tarafından düzenlenen rapora nazaran Akbulutlar İnşaat Sanayi ve Tic. Ltd. Şirketi yetkilisi Yaşar Akbulut’un asli kusurlu, şantiye şefi İnşaat Mühendisi Muhammed Bayındır’ın tali kusurlu, Kağıthane Belediye Başkanlığı Fen İşleri Müdürlüğü’nün tali kusurlu, maktül Mithat Evlice’nin ise kusursuz olduğu kaydedildi.
KAĞITHANE BELEDİYESİ’NDEN RAPORA İTİRAZ
Kağıthane Belediye Başkanlığı’nca bu rapora itiraz edildiği, bunun üzerine İTÜ İnşaat Fakültesi’nden üç kişilik uzman heyetince hazırlanan raporda ise yapı müteahhiti olan Yaşar Akbulut’un asli kusurlu, şantiye şefi Muhammed Bayındır’ın asli kusurlu, MSF Yapı Kontrol unvanlı şirketin sorumlusu Fırat Tulpar’ın tali kusurlu olduklarının belirtildiği anlatıldı. Raporda TCK 22/6. hususu uyarınca bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olması nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verilen maktülün annesi Nida Evlice’nin de Uygar Kanun’un 185. unsuru uyarınca bakım yükümlülüğünü yerine getirmediğinden tali kusurlu olduğunun tespit edildiği vurgulandı. İddianamede, şüpheliler Yaşar Akbulut, Muhammed Bayındır ve Fırat Tulpar’ın “Taksirle vefata neden olma” hatasından 2’şer yıldan 6’şar yıla kadar mahpusla cezalandırılmaları talep edildi.
İLK DURUŞMA GÖRÜLDÜ
Davanın birinci duruşması, İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuksuz sanıklardan Yasin Akbulut ve Muhammed Bayındır ile şikayetçi anne Nida Evlice katıldı. Sanık Yaşar Akbulut savunmasında, alanı ferdî olarak inşaat yapmak için aldıklarını belirterek “Gerekli tüm önlemleri ve kaideleri yerine getirip yapı kontrol firmasıyla anlaştık. İnşaat mühendisi aldık. Bütün kaidelerini yerine getirdik. Etrafını daima kapatıyorduk. Vakit zaman tinerciler kırıp içerisinden gereç çalıyorlardı. Tekrar kapatıp tedbirleri alıyorduk. 2020 yılında pandemiden ötürü inşaat durma noktasına geldi. Belediye de mühürleyince büsbütün durdu. Vakit zaman denetimlerimiz oluyordu. İçeride bir şey yoktu, o yüzden güvenlik elemanımız da bulunmuyordu. Meydana gelen olaydan ötürü üzgünüm” dedi. Mühürleme sürecinden ötürü yasal olarak sanığın inşaatta bir şey yapmasının mümkün olmadığını belirten sanığın avukatı ise maktülün düşmediğini, bilerek isteyerek yüzmek için girdiğini tabir ederek müvekkilinin beraatini talep etti.
“SORUMLULUĞUM YOKTUR”
İnşaat mühendisi sanık Muhammed Bayındır savunmasında, 2019 yılında ruhsatı çıkan inşaatın ekonomik nedenlerden ötürü durduğunu, 21 Ekim 2020’de inşaatın aktif olmadığı için mühürlendiğini belirtti. Pandemi periyodunda müsaade aldığını ve olayın olduğu gün de müsaadeli olduğunu belirten Bayındır, pandemiden sonra işten ayrıldığını söz etti. Bayındır, “Benim rastgele bir sorumluluğum yoktur. İş güvenliği uzmanı ve bekçi olması gereken bir durumdu. Vazifem yalnızca proje etkinken projenin uygulanmasını sağlamaktı” dedi.
OLAY ÖNCESİNDE DE BOĞULMA TEHLİKESİ YAŞANMIŞ
Ölen Mithat Evlice’nin annesi Nida Evlice ise “O gün oğlumu gezmeye götürüp meskene geldik. Oğlum arkadaşlarıyla bir arada dışarı çıkmak istedi. Kelam konusu yerde güvenlik olmadığı için çocukların daima girip çıktığı bir yerdi. Bu olaydan iki ay evvel de orada bir boğulma tehlikesi yaşanmış. Etraftaki komşular müdahale edip kurtarmıştır. Şikayetçiyim” dedi.
ARKADAŞI ŞAHİT OLARAK DİNLENDİ
Duruşmada, Mithat’ın arkadaşı Bilal Edebali de şahit olarak dinlendi. Edebali, duvardan atlayarak içeri girdiklerini, suda bulunan odunun üstüne çıktıklarını belirterek “Derin sanmadık, sonra tekrar girdik. Mithat boğuldu. Ben yüzerek çıktım, annemlere haber verdim” dedi. Edebali, soru üzerine, etrafta “Suya girilmez, tehlikeli üzere bir tabela yoktu” diye karşılık verdi. Duruşma, şahitlerin dinlenmesi için ertelendi.
