Çocuk Sıhhati ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Taşkesen, sıcak havların artmasıyla çocukların makul saatlerde dışarı çıkartılmaması konusunda uyardı. Mevsim değişikleriyle güneş ışınlarının da gelme boyutlarının değiştiğini hatırlatan Prof. Dr. Taşkesen, özelikle yazın sıcak olduğu yerlerde çok sıcak olan güneşin dik geldiği saatlerde çocukların dışarı çıkarılmasını istemediklerini söyledi. Taşkesen, “Bu saatleri genelde 11.00 ile 16.00 ortası düşünebilirsiniz. Bu saatler güneşin en dik geldiği ve güneş çarpmalarının, güneş ışınlarının riskleri oluşturduğu vakit dilimi. Bu dilim ortasında çocuklarımıza daha dikkatli olabiliriz. Güneş, bilhassa cildimizde oluşturduğu D vitamini sentezi açısından değerli. Çocuklarımızın da buna muhtaçlığı var. Ve özelikle yaz mevsiminde D vitaminini depolanması açısından kıymetli. Çocuklarımıza bunu sağlamaya çalışırken birebir vakitte dik ışınların oluşturduğu ziyanlı tesirlerden, ultraviyole ışınları birebir vakitte cildimize de ziyanlı tesirleri olabiliyor” dedi.
“Sıcakların tesiriyle yeme içmemize dikkat etmemiz gerekiyor”
Ultraviyole ışınlarının zararlarına değinen Prof. Dr. Taşkesen, kelamlarını şöyle sürdürdü:
“Bunlar güneş yanıkları yahut toksin tesirlerinden kızarıklar, kaşıntılar, döküntüler yahut güneş çarpmaları üzere çok daha önemli ileriye dönük sıkıntılarda açabiliyor. Bu saatlerde de dışarı çıkması gerekiyorsa şayet kesinlikle şapka, gözlük üzere güneşin tesirlerini azaltmak açısından da bunları kullanmaları uygundur. Sıcakların tesiriyle yeme içmemize biraz daha dikkat etmemiz gerekiyor. Yağlı şeylerden uzak, daha hafif, daha rahat sindirilebilir yiyecekler. Sebzeler, meyveler üzere tüketmeleri daha gerçek olur. Her mevsim geçişlerinde birtakım çocuk hastalıklarında değişiklikler oluyor. Örneğin yazın kusma, ishal hastalıklarını daha sık görüyoruz. Bunda da temel neden dışarıya çıkmamız. Daha çok vakit geçirmemiz, temasımızın artması. Dışarıdan yiyecek ve içecek tüketiminin daha fazlalaşması. Yiyecek ve suların daha korunması gerekiyor; daha sağlıklı tüketebilmek için. Bunlarında daha hijyenik koşullarda saklanması ve ona nazaran tüketilmesi gerekiyor.”
“Aşırı giydirilen, ortamı sıcak tutan kıyafetler bebeklerde sorun olabiliyor”
Mevsim geçişlerinde birtakım virüs kümelerinin da sayılarında artış meydana geldiğini aktaran Dr. Taşkesen, “Bu mevsim geçişlerinde kimi virüsler, mikroplar, mikroorganizmalar, bakteriler bunların sayıları artıyor. Üreme suratları artıyor. Bunlardan korunmamız için tükettiğimiz şeylere daha dikkat edeceğiz. Bilhassa açıkta satılan yiyecekler, sular üzere, bunlara dikkat etmemiz gerekir. Yediğimiz şeylere dikkat edip yıkamamız gerekir. Bilhassa zerzevat ve meyveler. Ve el hijyeni çok kıymetli. Havalar çok sıcak. Yeni doğan bebekler; birinci doğduklarında bebeklerimizi muhafaza içgüdüsüyle daha fazla giydirme isteğimiz oluyor. Bizde onları çok görüyor. Çok giydirilen, ortamı sıcak tutan kıyafetlerden terlemeye bağlı sıvı kayıpları bebeklerde sorun olabiliyor. İdrar renkleri değişebiliyor. Kimi aileler idrarda kan varmış üzere değişik idrar renklerini getirebiliyorlar. Bu bahiste dikkat etmeleri gereken şey şu, onları daha fazla sarıp sarmalamamamız gerekiyor” formunda konuştu.
