Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan seçimlerin önümüzdeki yıl haziran ayında yapılacağını ve Cumhur İttifakı’nın adayının kendisi olduğunu açıkladı. Muhalefette ise uzun vakittir Erdoğan’ın yasal olarak tekrar aday olmayacağı daima dillendiriliyor.
Yazar Acet (Aralık 2016/Ocak 2017 dönemi) TBMM Anayasa Komitesi Lideri olan TBMM Lideri Mustafa Şentop’un bu bahisteki görüşünü köşesine taşıdı.
İşte Mehmet Acet’in “Meclis Lideri Şentop, Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili tartışmalar için ne diyor?” başlıklı yazısı;
Meclis Lideri Mustafa Şentop, 16 Nisan 2017’de yapılan referandumda oylanan Anayasa paketi hazırlanırken, (Aralık 2016/Ocak 2017 dönemi) TBMM Anayasa Komitesi Lideri idi.
Bir öteki deyişle kendisi, paketle ilgili iktidar ve muhalefet temsilcileri ortasında yapılan tartışmaların tümüne birinci elden şahitlik etti.
Geçen Pazar günü Kanal 7’de yaptığımız programda Şentop’a, muhalefetten kimi çevrelerin, Erdoğan’ın yine aday olamayacağı, lakin Meclis’in seçim kararı alması halinde bunun mümkün olabileceği tarafında gündeme getirdikleri görüşleri sordum.
Kendisi, daha evvel yaptığı bir açıklamada, bu türlü bir görüşün tüzel desteğinin olmadığını, bu mevzuda bir makale hazırlayacağını söylemişti.
Nitekim, kendisi o makaleyi yayınlandı.
Şentop kendisiyle yaptığımız sohbette, mevzunun türel manada izahatına geçmeden evvel, 2017’de yapılan müzakereler sırasında yaşananlara değinip şöyle bir anekdot paylaştı:
“Uzun uzun bütün hususlar tartışıldı. Ben oradaki tartışmalara baktım. Tartışmalarda bu türlü bir mevzuyu lisana getiren hiç kimse olmamış. Tam bilakis diğer bir telaffuz var, o zamanki muhalefetten olan arkadaşlar lisana getirmişler.”
Neyi lisana getirmişler?
“Aynen bu sözlerle: ‘Siz Tayyip Erdoğan’a üç kez daha aday olma imkanı getiriyorsunuz. Nasıl üç kere? Bu Anayasa değişikliği yürürlüğe girdikten sonra bir sefer seçilecek, bir daha seçilecek, bir de Meclis’in karar alması sebebiyle üçüncü kez seçilecek.’ Bunu lisana getiren kurul üyesi arkadaşlarımız olmuş. Bu türlü açıklamaları var. ‘Burada bu türlü bir durum var’ demedikleri üzere bu türlü bir durumun olmadığını kabul ederek onun üzerine bu söylediğim görüşü inşa etmişler.”
Ülkede malum, Erdoğan kelam konusu olduğunda, tartışılan bahisleri sündüre sündüre hiç olmayacak yerlere götüren bir etraf daima olagelmiştir.
Bu çevrelerin içinde hukuk eğitimi alan, on yıllarca hukuk sistemi içinde kalan, sonra da kendisine onursal falan dedirten kimseler de var.
2007’de Sabih Kanadoğlu’nun ‘hukuk uydurmak’ suretiyle gündeme getirdiği 367 garabetini hatırlayabiliriz örneğin.
Bu da biraz buna benziyor.
Yine zorlama bir yorumla, “Hayat acıdır, biber de acıdır, o halde hayat biberdir” tipi bir mantık yürütmeyle gündeme getirilen bir tartışma.
Meclis Lideri Şentop’un, bu problemle ilgili, içinde ‘Anayasa 101’ geçen açıklamalarını ortaya girmeden aktarayım:
İNGİLTERE GENELKURMAY BAŞKANI’NIN AÇIKLAMASI VE BİR SOĞUK SAVAŞ FIKRASI
İngiltere Genelkurmay Lideri Sir Patrick Sonders’in son açıklamasını okuyunca, aklıma soğuk savaş periyodundan kalma bir fıkra geldi.
Anlatayım, siz okurken, ben yazarken birlikte gülelim.
Ama fıkraya geçmeden evvel Sonders’in kelamlarını aktarayım:
“Avrupa’da tekrar savaşmak için hazırlanması gereken jenerasyon biziz. Hazırlanmalı ve Rusya’yı Üçüncü Dünya Savaşı’nda yenmeliyiz.”
Bulgaristan’ın Sovyetler Birliği’nin uydusu olduğu soğuk savaş periyodundan kalma fıkra ise şu biçimde:
Bir Fransız, bir İngiliz, bir Rus ve bir Bulgar uçakta seyahat ediyorlarmış.
Bir müddet sonra uçaktaki tartılar düşme tehlikesini beraberinde getirince evvel eşyalar, valizler atılmış.
Bir mühlet sonra kabinden bir ses duyulmuş: “Hala fazlamız var ve içinizden birinizin atlaması gerekiyor.”
İngiliz yolcu çabucak davranmış, “Yaşasın üzerinde güneş batmayan imparatorluğumuz, yaşasın kraliçemiz” diyerek uçaktan atlamış.
Bir müddet sonra birebir anonsa tekrarlanıyor ve bu sefer Fransız yolcu kendisini feda etmek üzere ayağa fırlayıp, “Yaşasın Fransız ihtilali, yaşasın büyük Napolyon” deyip, kendisini boşluğa bırakıyor.
Tahmin ettiğiniz üzere bir anons daha geliyor geriden.
Bu son anons gelince, Rus yolcu ayağa kalkıyor, “Yaşasın Lenin, yaşasın komünizm, yaşasın halkların kardeşliği” dedikten sonra, kendi yerine Bulgar yolcuyu yakasından tutup aşağı atıyor.
Fıkrayı İngiltere Genelkurmay Başkanı’nın en başta aktardığım kelamları üzerinden günümüze uyarlayacak olsaydık, şöyle bitmiş olacaktı:
İngiliz yolcu ayağa kalkıyor, “Yaşasın Büyük Britanya, yaşasın kraliçemiz” dedikten sonra Ukraynalı yolcuyu tuttuğu üzere uçaktan aşağı atıyor!
Fıkra bu kadar desem kâfi olur mu?
