Suriye’de faaliyet gösteren terör örgütü YPG/PKK’nın eski sözcüsü Talal Sülo, ABD’nin yaptığı yardımları, Türkiye’nin SİHA operasyonlarını ve YPG/PKK’nın kirli iç yüzünü anlattı.
Independent Türkçe’den Cihat Arpacık’a konuşan Sülo, 2016’da La Farge Çimento tesisinde ABD, Fransız ve İngiliz yetkililerle yaptıkları toplantıyı anlattı.
Sülo, terörist elebaşı Mazlum Abdi ve YPG/PKK’lı teröristlerin Türk SİHA’larından korunmak için ABD karargahlarına sığındığını tabir etti.
2015 yılında DEAŞ’a karşı savaşan kimi Suriyeli kümeler “Suriye Demokratik Güçleri (SDG)” adı altında birleşerek ortak hareket etmeye karar verdiklerini açıkladı. Bu kümeler ortasında, terör örgütü PKK’nın Suriye’deki askeri kolu YPG de vardı. Sonrasında terör örgütü YPG/PKK, memleketler arası kamuoyuna farklı gözükmek için SDG ismini kullandı.
Sülo, bir devir rejim tersi muhaliflerin safında yer alan Çobanbeyli bir Türkmen’di. YPG/PKK ile ilgili açıklamaları dünyaya duyurdu. Kasım 2017’de ise YPG’den kaçarak, muhaliflerin denetimi olan bölgeler üzerinden Türkiye’ye geçti. Cihat Arpacık, Sülo ile YPG-PKK alakasını, Suriye’deki SİHA operasyonlarını, Afrin harekâtı öncesi yaşananları, çocuk savaşçıları ve meşhur ABD’nin PKK’ya desteğini konuştu.
Suriye Demokratik Güçleri neden kuruldu? Ankara’ya nazaran SDG ismi bir aldatmaca. Sizce de o denli mi?
SDG ismini ABD’liler terörist elebaşı Mazlum Abdi’ye önerdi. Ben o devirler Afrin’de, Ceyş’ül Suvvar’ın (Türkçeye ‘Devrimciler Ordusu olarak’ çevrilen bu yapı Esed tersi silahlı muhalefetin bir kesimi olduğu iddiasındaydı) içindeydim. 10 Ekim 2015’te Afrin’den Haseke’ye gittim. 15 Ekim 2015 günü, Haseke’de 41 kişinin katıldığı bir toplantı yapıldı. İsim o toplantıda önerildi. Herkesi kapsayan bir isim olsun isteniyordu. Zira toplantıda YPG’nin dışında Araplar, Türkmenler, Süryaniler de vardı.
Peki saydığınız bütün bu yapıların SDG’nin idaresinde kelam hakkı var mı?
Bu yapıların temsilcileri elbette var lakin buyruklar YPG’den geliyordu. YPG ise buyrukları daha yüksekten alıyordu. Biz işin başında Mazlum Abdi’nin olduğunu sanıyorduk lakin o da buyruklar alıyormuş. Kritik askeri kararlar Bahoz Erdal tarafından yürütülüyor. İşin bütün denetimi Sabri Ok’ta (PKK’nın çatı yapılanması KCK’ını yöneticilerinden biri). Ülkenin kuzeyinde kurulan Suriye Demokratik Meclisi’nin idaresi bile onda. Bölgenin iktisadını de o yönetiyor, istihbaratını denetim ediyor, siyasi kararlar ona sorulmadan alınmıyor. Siyasi işlerden sorumlu görünen Aldar Halil de Sabri Ok’a sormadan bir şey yapmıyor.
Bahoz Erdal’ın öldüğüne yönelik argümanlar gelmişti, onunla bir temasınız oldu mu?
Onun öldürüldüğünün argüman edildiği günün ertesinde Bahoz ile görüştüm. Telefon kullanmıyordu, Viber üzerinden haberleşiyordu. Suikast savını yalanladı ve ‘Düşündüklerinden daha büyüğüm’ demişti lakin suikast söylentileri ortaya çıktıktan sonra işlerini Nureddin Sofi’ye devretti. Bahoz’un şu anda Rakka’da olduğunu düşünüyorum.
“LA FARGE’DE TOPLANTI YAPILDI, YABANCILAR ‘AFRİN’DE DAYANAK GÖREMEYECEKSİNİZ’ DEDİ”
Zeytindalı Harekâtı’ndan evvel YPG ya da SDG içindeki durumlar nasıldı?
29 Ocak 2016’da, La Farge Çimento’nun tesisinde ABD, Fransız ve İngiliz yetkililerle bir toplantı yaptık. Toplantıda Brett McGurk ve Mazlum Abdi de vardı. Yabancı güçler, TSK’nın mümkün bir Afrin harekâtında SDG’ye ya da YPG’ye askeri bir takviye vermeyeceklerini açıkladı. Bu aslında Afrin’den vazgeçtiklerinin göstergesiydi. Mazlum’a rastgele bir harekâtta ne yapacaklarını sordum. Esad rejimiyle temas içinde olduğunu lakin rejimin daima taleplerini arttırdığını söyledi. Mazlum Abdi rejim bayraklarının Afrin’e asılmasını kabul etti lakin Şam’dan “Yönetimi bize devredeceksiniz” baskısı geldi.
Kamışlı ve Haseke’deki üzere yani?
Evet. Oralarda devlet kurumlarının idaresi rejimdedir. Rejim, Kamışlı ve Haseke’yi hala valileri aracılığıyla yönetir.
Zeytindalı Harekâtı sırasında Afrin merkezinde büyük kent çatışmaları yaşanacağı öne sürülüyordu lakin YPG çekildi. Bunun nedeni sizce neydi?
TSK Afrin’e yaklaşırken oradaki YPG, rejimin açtığı bölgeler üzerinden kentten çıktı. “Öz Savunma Birlikleri” adı altında bırakılan kümeler zati çok da eğitimli bireylerden oluşmuyor. TSK’nın karşısında çok fazla tutunamayacaklarını biliyordu. Biz esasen Afrin’de çok büyük bir direniş olmayacağını öngörüyorduk.
“RUSYA SDG’YE SİLAH, MÜHİMMAT, PARA VE BESİN YARDIMI YAPTI”
SDG’nin Rusya ile temasları, işbirlikleri var mıydı?
Ruslar dolaylı olarak SDG’ye kıymetli yardımlarda bulundu. SDG’nin kuruluş evresinde Kamışlı’daki havalimanı üzerinden silah, mühimmat, para hatta besin yardımı verildi. Bu yardımlar, rejime yakın “Suvar Rakka” adındaki askeri küme aracılığıyla iletildi.
“McGURK’A ‘EN AZINDAN WASHİNGTON’DA BİR KAHVE ISMARLAYIN!’ DEDİM, ‘KESİNLİKLE O DENLİ BİR ŞEY OLMAYACAK’ KARŞILIĞINI ALDIM”
ABD, YPG hayallerini SDG üzerinden mi uygulamaya koymak istedi?
ABD hiçbir vakit manevi bir dayanak vermedi. SDG’yi yalnızca yerdeki partneri olarak gördü. Bir keresinde McGurk’a, “Bizden biri Washington’a gelsin, en azından bir kahve ısmarlayın” dedim. Bu türlü bir şeyin mutlaka olmayacağını söyledi. Suriye içindeki öz idare üzere uygulamaların ise Suriyelilerin kendi sıkıntıları olduğunu söyleyip durdular. ABD, SDG ya da YPG’nin Şam idaresiyle daima temas halinde olduğunun farkındaydı. YPG’liler yurtdışına, Şam’ın kendilerine verdiği evraklar sayesinde çıktı. IŞİD varken bile o bölgenin petrolü IŞİD üzerinden gönderildi. Herkes hissesini alırdı. ABD’liler bunun farkındaydı. YPG’nin yaralıları Şam’daki hastanelerde tedavi görürdü.
ABD’nin DEAŞ’a karşı YPG’ye verdiği silahlar Türkiye’ye karşı ne ölçüde kullanıldı?
ABD’liler SDG’ye silahları bileşenlerine başka ayrı imza karşılığında veriyordu. Türkmenler ismine silahları imza karşılığında ben alırdım. Süryaniler ismine Gabriel Kino, Arap aşiretler ismine Pir Bender alırdı. İmza atılırken bu silahların Suriye rejimine karşı kullanılmayacağı teminatı da istenirdi. ABD’liler gittikten sonra Kandil’den gelen Safkan ismindeki bir PKK’lı silahları alırdı. Bizim dahi bilmediğimiz yerlerde depolanırdı. SDG reddetse de onlarla birlikte çalışan YPG’ye bağlı “Afrin’i Özgürleştirme Güçleri” adında bir küme var. Başında da Sariye isminde bir bayan bulunuyor. ABD’nin verdiği silahlar gerek TSK’ya gerekse de SMO’ya karşı bular tarafından kullanılıyor.
YPG/PKK İÇİNDEKİ ÇOCUK SAVAŞÇILAR
SDG içinde çok sayıda çocuk savaşçı var. Bu, memleketler arası raporlara da yansıdı. Reaksiyon çekeceğini bile bile neden bu türlü bir şey yapılıyor?
Bu durum Mazlum Abdi’yi dahi aşan bir sorun. Mazlum Abdi, silah altına alınan bir çocuğun gitmesine müsaade dahi veremez. Çocukların silah altına alınması Kandil’in bir projesiydi. Çocuklardan devrimci yaratma ideali uğruna yapılırdı. Kimi vakitlerde savaşçılara SDG’nin iç tüzüğüyle ilgili dersler verirdim. Tüzüğe nazaran SDG’nin çocuk savaşçı kullanması yasak lakin derslerde çocuklar oluyordu. Durumu Mazlum Abdi’ye iletip bundan vazgeçilmesini istediğimde “Hiç boşuna başını ağrıtma, görmezden gel” diye cevap verdi.
Türkiye Tel Rıfat ve Menbiç’e bir askeri harekât hazırlığında olduğunu açıkladı. Bu alanlar YPG açısından önemsenen bölgeler mi?
Tel Rıfat, TSK ve SMO’ya yapılan akınların üssü haline gelmiş durumda. Menbiç ise YPG’nin Fırat’ın batısına uzanan koridor hayalini devam ettirme bakımından değerli. Tel Rıfat’a takviye ise rejim bölgeleri üzerinden gidiyor.
“YPG ÖNDERLERİ SİHA’LARA KARŞI ABD KARARGAHLARINDA YAŞIYOR”
“YPG başkanları SİHA’lara karşı ABD karargâhlarında yaşıyor”
Son periyotta Suriye içinde YPG başkanlarına yönelik Türkiye’nin SİHA operasyonların olduğuna şahit oluyoruz. Bu operasyonlara yönelik önlemler alınıyor mu?
2017’de Karaçok bölgesinde SDG’ye karşı SİHA operasyonları ağırlaşmıştı. O kadar dehşet vericiydi ki SDG mensuplarının hepsi çöle kaçmıştı ve orada yaşamaya başlamıştı. SİHA hücumlarına karşı askeri bir önlem alamıyorlar. ABD, SDG’ye hava araçlarına karşı koyabilecek silah vermiyor. SDG bu silahları rejimden istiyor. SDG yöneticileri SİHA’lara maksat olmamak için sivil araçlarla geziyorlar. Edindiğim bilgilere nazaran Mazlum Abdi dahil üst seviye başkanlar ABD’lilere ilişkin karargâhlarda yaşıyor.
