Yunanistan’ın, Bodrum Yarımadası’nın 8 kilometre güneybatısındaki Keçi Adası’nı (Pserimos) milletlerarası hukuka alışılmamış silahlandırması ve burada asker bulundurması, Anadolu Ajansı (AA) tarafından görüntülendi.
Ege Denizi’nde Onikiadalar olarak bilinen Batnoz, Lipsi, İleriye, Kelemez, İstanköy, İncirli, İstanbulya, İleki, Herke, Kerpe, Çoban, Sömbeki, Rodos ve Meis’in de olduğu bölgede statüsü bilinmeyen kimi kayalık alanlar, ada ve adacıklar da bulunuyor. Bunlardan biri olan ve İstanköy ile Kelemez ortasında bulunan Keçi Adası, Bodrum’un Turgutreis Mahallesi’ne en yakın ada.
Uluslararası hukuka nazaran, yerleşime kapalı olan, silahlandırılmaması gereken adalar ortasında yer alan Keçi Adası, Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in geçen günlerdeki ziyaretiyle gündeme geldi.
Yunan medyasında geniş yer bulan bu ziyaret sırasında Miçotakis, toplumsal medya hesabından, adaya çizilen Yunan bayrağını “Ege’nin mavisi bayrağın mavisiyle buluşuyor.” notuyla paylaştı.
ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ AA KAMERASINDA
Yunan unsurlarının Keçi Adası’ndaki yapılaşma uğraşı, adaya yerleştirilen askerler ve ağır silahlar AA tarafından görüntülendi.
Keçi Adası’nda, yakınından geçen tekne, yat ve gemilerden de rahatlıkla görülebilen alanın deniz tarafından girişinde helikopter pisti, devamında yolu kesen beton bariyer, birbirine misal prefabrik 4 yapı, nöbet ve gözetleme kuleleri, vericiler, su depoları ve güneş gücü sistemleri yer alıyor.
Adada yapılaşmanın olduğu alanda, siper yahut sığınağa benzeyen taş yapıların etrafında kamuflajlı tek tip kıyafetli Yunan askerleri bulunuyor. Birtakım askerlerin yapıların önünde dinlendiği görülürken, devriye atan ve nöbet tutan askerler de dikkati çekiyor.
Uydu fotoğraflarında adanın ardındaki kıyı kısmında bir helikopter pistinin daha olduğu görülüyor. Bu alana inen yolun da demir çapraz bariyerlerle kapatılmış olması fotoğraflara yansıyor.
AĞIR SİLAHLAR DA KONUŞLANDIRILDI
Uluslararası antlaşmalara nazaran, Onikiadalar’ın türel statüsü dışında bırakılan, yerleşime kapalı ve silahsız olması gereken Keçi Adası’na çizilen Yunan bayrağı da dikkati çekiyor. Bayrağın her iki yanında, üstleri kamufle edilen siperlerdeki topçu bataryaları rahatlıkla görülüyor.
Özellikle İstanköy, Kelemez, İleriye ve Siros adaları güzergahında ilerleyenler, Keçi Adası’ndaki bu yapılaşma ve askeri hareketliliği görebiliyor. Adaya çizilen Yunan bayrağı ise bölgeden geçenlere adanın “Yunan toprağı olduğu” algısı yaratma eforu olarak bedellendiriliyor.
İstanköy ve Kelemez istikametindeki kruvaziyerler ile balıkçı teknelerinden de görüntülenen adadaki memleketler arası hukuka ters durumu uydu fotoğraflarıyla da tespit etmek mümkün.
Türk kara sularında kalan Keçi Adası, Turgutreis ve Gümüşlük açıklarındaki Tüllüce, Küçük Tüllüce, Sarıot ve Çatal adalarına da çok yakın pozisyonda.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, 3 Haziran’da İstanköy ve İstanbulya adalarında düzenlenen programlara katılmış, bu iki ada 1947 Paris Antlaşması’na karşıt halde silahlandırıldığı gerekçesiyle tartışmalara yol açmıştı. Miçotakis’in Keçi Adası’na da geçerek burada polis karakolu, sıhhat ocağı ve kıyı güvenlik ofisini ziyaret ettiği haberleri de Yunan basınında yer almıştı.
Yunanistan’ın Keçi Adası’na asker yerleştirme teşebbüsünün en az 10 yıllık geçmişi olduğu biliniyor.
TOKMAKOĞLU MANZARALARI YORUMLADI
Terör ve güvenlik uzmanı, eski Hava Kuvvetleri İstihbarat Daire Lideri emekli Kurmay Albay Gürsel Tokmakoğlu, bölgeden çekilen görselleri yorumladı.
Keçi Adası’nın ana karaya olan uzaklığı nedeniyle Lozan Antlaşması’nın 12. unsuru gereği Türkiye’nin olduğunu belirten Tokmakoğlu, şunları söyledi:
“Bizim adamızı sahiplenmiş. Milletlerarası hukuka nazaran bu bayrak kabahat. ‘Bayrağı ya buradan kaldır ya da biz gereğini yaparız’ demek gerekiyor. Burası çok önemli bir mevzu. Egemenlik hakkıyla ilgili Lozan’ın hiçe sayılmasıyla ilgili bir konu var burada. Bu bayrak işin ne olduğunu anlatıyor. İş bu kadarla da kalmamış, askeri tesis olduğuna dair emareler var. Tel örgüler, alt ve üst tarafta yol var, mevzide üstü örtülmüş silah var. Uçaksavar cinsi bir silah, taret diyoruz.”
Böylece adaya askeri tesis hüviyeti kazandırılmaya çalışıldığını aktaran Tokmakoğlu, “Çünkü hem deniz kenarında hem de üstü tel örgüyle kapatılmış. Bu bir istihkamdır. Lozan Antlaşması’nda da istihkam sözü geçer, istihkam kuramaz. Gemi ve küçük botların yanaşacağı yer küçük liman var. Kamuflajlı bir depo yaptığına nazaran silah, mühimmat cinsi şeylerin getirilip depolandığı bir yer. Bir depo daha var.” değerlendirmesinde bulundu.
Adanın kelam konusu bölgesinde 4 baraka bulunduğunu, iki anten ve iki jeneratör de göründüğünü anlatan Tokmakoğlu, şöyle konuştu:
“Buranın elektriği, suyu var, 20 bireye kadar insan barınıyor. Silah deposu, uçaksavar, tel örgü, iki tane helikopter iniş yeri, gemi bağlanma yeri var. Bayrağını yapmış. Burada bunları Lozan Antlaşması’nın ihlalinin açık kanıtı olarak görüyoruz. Bu askeri tesis olunca ‘Burası benim’ tezi var. İkincisi burada muhabere sistemi var. Burada yaşayan askerler Türkiye’nin buraya bir müdahalesi kelam konusu olursa onu engellemek için Yunanistan’ı koruduğunu tabir eder. Egemenlik hakkının askerle birlikte alanda beden bulması… Bu türlü olunca ‘Burada her türlü çatışmaya hazırım’ demek istiyor. Kardak hadisesinde olduğu üzere buraya gelirseniz silahı, mühimmatı ve haberleşme sistemleri, 20’ye yakın askeri var. Askersiz, silahsız olması gerekiyor, istihkamın olmaması gerekiyor.”
Tokmakoğlu, çiçeklerin de olmasının uzun müddetten beri adada hayatın devam ettiğinin göstergesi olduğuna işaret ederek, “Lozan’ı ve Türkiye’nin egemenlik haklarını, hukukunu hiçe sayan bir davranış, önemli bir bahis. Burada Türkiye artık her istediğini yapabilir lakin Yunanistan’ın büyük bir provokasyon içinde olduğunu gösteriyor. Tesisi Türkiye’nin karşısındaki bir burna inşa etmeleri, Türkiye’den çıkan balıkçıların, tıp teknelerinin, herkesin görebileceği yere bayrak açmaları aslına bakarsanız provokasyondur. Devletin mercileri kıymetlendiriyor.” sözlerini kullandı.
